Degirmenci Dergisi Sayı: 112 Mayıs 2019
40 MAYIS 2019 HABER % 51’i nohut, %25’i kırmızı mercimek, %18’i kuru fasulye ve %3’ü yeşil mercimektir. 2017 yılı itibariyle toplam bitkis- el üretim değeri 135 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. 2017 yılı kuru baklagiller üretim değeri 4,7 milyar TL olup bunun %53,7’lik kısmını nohut, %23,1’lik kısmını kuru fasulye, %20,5’lik kısmını kırmızı mercimek ve %2,1’lik kısmını yeşil mercimek oluşturmaktadır. 2018 yılında 344 milyon dolar değerinde kuru bakliyat ihra- catı gerçekleştirmiş olup %54’ü kırmızı mercimek, %30’u no- hut, %6’sı kuru fasulye ve %1’i yeşil mercimektir. 2018 yılı 338 milyon dolar değerinde kuru bakliyat ithalatı gerçekleştirmiş olup %41’i kırmızı mercimek, %35’i nohut, %8’i kuru fasulye ve %5’i yeşil mercimektir. Ülkemiz baklagiller ekim alanları son 10 yılda yaklaşık %20 oranında daralmasına rağmen üretim %43 oranında artış göstermiştir. Öte yandan ithalatımız iki kat artmasına rağmen ihracatımızın 3 katına çıktığı görülmektedir. Nohut üretimimiz son 10 yılda % 22 oranında artmış olup özellikle 2018 yılında üretimimizin tüketim rakamının üzerine çıktığı ve net ihracatçı konuma geçtiğimiz görülmektedir. 2018 yılı toplam nohut ithalatı 93 bin ton (119 milyon$), ihracatı 117 bin tondur (102 milyon$)” TMO’nun ülkemiz ve dünya piyasalarına bakışını da değer- lendiren TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, nüfus artışı, kentleşme, iklim değişiklikleri gibi değişkenlerin etkisiyle dün- yada tarım ve gıda sektörünün giderek daha stratejik hale geldiğini ifade etti. Güldal, hububat ve baklagillerin temel gıda ürünleri olması nedeniyle tarımsal üretimde ayrıca dik- kat çekilmesi gereken ürünler arasında yer aldığını kaydetti. Güldal şunları söyledi: “Ülkemiz öncelikle jeopolitik konumu itibariyle bölgesinde stratejik pozisyonda yer alan bir ülke- dir. Tarımsal ürün ihracat ve itha- lat bölgelerinin geçiş noktasındadır. Kuzeyimizde yer alan Rusya, Ukrayna ve Kazakistan gibi BDT ülke- leri son 10-15 yılda hu- bubat üretim ve ticaretinde üst sıralara yükselmişler ve dünyanın önemli bir bölümüne ürün te- darik eder duruma gelmişlerdir. Örneğin Rusya 1990’larda net hububat itha- latçısıyken şu an hububat ihracatında lider ülke durumun- dadır. Özellikle ABD’nin buğday pazarlarına zaman içerisinde hakim olmuş ve hububat ticaret dengelerini değiştirmiştir. Güneyimizdeki ülkeler ise en büyük hububat ithalatçıları olan Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleridir. Bu kapsamda dünyada dönen yaklaşık 2 trilyon dolarlık gıda ve tarımsal ürün ihracatının beşte birine tekabül eden yaklaşık 415 milyar dolarlık ürün akışı ülkemiz etrafında gerçekleşmektedir. Bu ticaretin tam ortasında yer alan ülkemiz, bugüne kadar konumunu iyi değerlendirmiş ve mamul madde ihracatında önemli bir yere gelmiştir. Sadece buğday mamullerinde değil, kanatlı sektörünün ihracatında da ciddi ilerleme kaydedilmiştir. Nitekim son 10 yılda un ihracatımız 2 katına, makarna ihracatımız 6 katına, yumurta ve beyaz et ihracatımız 4 katına çıkmıştır. Bundan sonraki süreçte de ülkem- izin mamul madde ihracatını arttırmaya yönelik çalışmaların yürütülmesinin hem ülkemiz ekonomisine sağlayacağı katma değer açısından hem de Türk ürünlerinin değerinin artması açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan stratejik konumunun, ülkemizin transit ticare- tin merkezi haline gelmesi ve lojistik yatırımlarla desteklenerek bölgesinde bir üs niteliğine sahip olması açısından da bir avantaj olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.” 40 MİLYON TONLUK ÖĞÜTME KAPASİTEMİZİN 18 MİLYONU KULLANILIYOR Zirvede “Un Sektörü, Ekonomisi ve Geleceği” konulu bir su- num yapan Güneydoğu Un Sanayicileri Derneği Başkanı Erhan Özmen şu değerlendirmeleri yaptı: “Bildiğiniz gibi bu ülke, son beş yıldır dünya un ticaretine çok önemli değer katan ve katkı veren bir konuma geldi. Diğer bir taraftan, makine sanayii. Türkiye’de makine teknolojileri büyük potansiyele sahip bir sektörümüzdür. Bu sektör Türkiye ihra- catının yüzde 10’unu gerçekleştiriyor. 16-17 milyar dolara ul- aşan bir ihracat büyüklüğüne eriştiler. 715 tesisin bulunduğu ülkemizde un sanayinde kurulu yıllık kapasite 40 milyon ton buğday kırma seviyeni ulaşmıştır. 32 milyon ton kapasiteli 475 tesis aktif olarak çalışırken, 8 mily- on ton kapasiteli 240 tesis pasif durumda, yani kapandı. Bu 32 milyon ton kapasitelik hali hazırda çalışır durumdaki yıllık aktif kapasitenin buğday kırma miktarı 18 milyon ton civarın- dadır. Mevcut kapasitenin yıllık 14 milyon ton buğday kırma bölümü, yani yüzde 43’lük kısmı atıl kapasite olarak duruyor. Kapasitemizin yüzde 57’si kullanılarak kırılan 18 milyon ton buğdayın 13 milyon tonu iç pazarda kullanılıyor. Yüzde 28’ine denk gelen 5 milyon tonluk buğday kırma kapasitesi ile ihracat GUSAD Başkanı Erhan Özmen
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTMxMzIx