Değirmenci Dergisi Sayı: 114 Eylül 2019

74 RÖPORTAJ EYLÜL 2019 dar farklılaştığı göz önüne alınırsa, -Güney Amerika ve Karadeniz’in tahıl ve yağlı tohumlar üretiminde ne kadar büyüdüğünü düşünün- dünya tahıl ticaretinin bugün bazı jeopolitik risklerin yan etkilerine, geçmişte olduğundan daha fazla dayanabileceğine inanıyorum. Mevcut jeopo- litik gelişmelerin küresel gıda güvencesini risk altına so- kacağını düşünmüyorum. Sadece küresel gıda ticaretinin yönünü değiştirir. ABD ile Rusya arasında 1980’lerdeki buğday ambargosunu ve bunun Rusya’nın dünya buğday ticaretindeki rolünü nasıl tekrar şekillendirdiğini düşünün. İşte ABD ile Çin arasındaki bu ticaret savaşı, gelecek yıl- larda küresel ticaret akışını değiştirme potansiyeli bakı- mından benzer bir role sahip. Ancak bu savaş, (ekime açı- lan) geniş topraklar ve yeni üretim teknolojileri sayesinde küresel gıda güvencesi risk altına sokmaz. Aksine, ABD dışındaki ülkelerdeki üretimin artmasını, ABD’de de daha verimli gıda üretimi için araştırmaları teşvik edebilir ki bu da potansiyel olarak neticede daha düşük gıda fiyatları demek olur. Tahıl piyasaları için en büyük risklerden biri de ko- rumacı politikalar. Bu ticaret savaşının küresel çapta korumacılığın yükselişine neden olacağını düşünüyor musunuz? İyi şeyleri optimal geri dönüş noktasının dışına itmek insan doğasında vardır. Buna “açgözlülük faktörü” di- yebiliriz. Diğer faktörler arasında yer alan ekonomik/ siyasi/sosyal sınırların olmadığı bir dünya için çaba, optimal geri dönüş noktasını geçti ve ters bir etki yap- tı: Korumacılık. Serbest ticaret ile korumacılık arasın- da bir denge noktası vardı. Ancak şimdi buradan çok uzaktayız ve pedal şimdi korumacılık tarafına döndü. Umuyorum ve inanıyorum ki serbest ticaret ile belli bir doza kadar gerekli olan korumacılık arasında sağlıklı bir noktaya geri dönülecektir. Ticaret savaşı, bana göre as- lında karışık sonuçlar doğuruyor: bazı ülkelerde daha fazla korumacılık, diğer bölgelerde daha serbest ticareti ateşliyor. Gerçekten ilginç bir paradoks… Derin bir networkünüzün bulunduğu memleketiniz Brezilya’ya gelecek olursak… Brezilya tarım arazi- lerini genişletme ve artan dünya nüfusunu besleme açısından büyük bir potansiyele sahip. Brezilya’nın gelecekte dünyanın en büyük tahıl ihracatçısı haline geleceğini düşünüyor musunuz? Aslında Brezilya zaten daha fazla büyüme kapasitesine sahip en büyük oyunculardan biri. Ekilebilir tarım arazisi mevcudiyeti, iklimi, gelişen teknoloji ve uzmanlık saye- sinde üretimdeki büyüme potansiyeline ayak uyduracak şekilde lojistik imkanlarını da geliştirmeye devam ediyor. Brezilya tahıl üretimini hızla artırıyor. Ancak ürettiği tahılı dünya pazarlarına sunmak için lojistik, nakliye ve liman kapasitesi gibi altyapı sorunları var. Brezil- ya’nın altyapı sorunlarını çözebileceğini düşünüyor musunuz? Lojistik ve altyapı sorunlarına karşın Brezilya, soya fasulyesi, mısır, pamuk, kahve, şeker, et gibi başlıca tarımsal ürünlerin en büyük 3 ihracatçısı arasında yer almayı başarmış bir ülke. Uluslararası etkinliklerdeki ko- nuşmalarımda sık sık, “Brezilya, yolunda gitmeyeceği düşünülse bile işlerin yolunda gittiği ülkedir,” diyorum. Yani şunu anlatmak istiyorum: Brezilyalılar az şeyle çok iş yapmayı beceriyorlar. Büyük lojistik sorunlarına rağ- men büyük gelişmeler de var. Gelecek yıllarda lojistik ve altyapı gelişmeleri, ülkenin baş ağrısı olmak yerine katma değeri olacaktır. Günümüzde böcekler alternatif protein kaynağı olarak kullanılıyor. Bu alanda dünyanın farklı yerle- rinde devam eden çok sayıda proje var. Dünya nüfu- sunun hızlı arttığını düşünürsek böceklerin dünyanın gıda ihtiyacının karşılanmasında bir alternatif olabile- ceğini düşünüyor musunuz? Belki ben bu konuya biraz at gözlüğü ile bakıyorum fakat bu tür “alternatif proteinlerin” dünyanın ana pro- tein kaynağı olacağını ve olması gerektiğini düşünmü- yorum. Hayattaki çok sayıdaki unsur gibi elimizin al- tında bir alternatif olması iyi. Fakat gelecek birkaç ve on yıl içinde protein alım alışkanlığında tam bir deği- şim olacağı argümanına inanmıyorum. Bununla birlikte elbette alternatif protein kaynaklarında artış olabilir. Ancak küresel tahıl ticaretinde büyük bir aksamaya yol açacağına inanmıyorum. Dünyada geleneksel protein kaynaklarına olan talebi üstlenen alternatif proteinler söylemi, fazla abartılı bir söylem. Aynı şekilde gelecek birkaç on yılda artan nüfus nedeniyle dünyanın önemli gıda güvencesi sorunuyla karşılaşacağı yönündeki tezin de abartılı olduğunu dü- şünüyorum. 1960’lı ve 70’li yıllarda birçok kişiye göre, iki binli yılların başında gıda tükenecekti. Böyle bir şey olmadığı gibi aksine bugün daha verimli bir gıda üreti- cisiyiz. Bugünkü temel konu gıdanın tükenmesi değil, ürettiğimiz gıdanın israf edilmemesi ve en çok ihtiyacı olan yerlere ulaştırılmasıdır. Ürettiğimiz gıdanın, ihtiyaç duyulan her yere daha az israfla ulaşmasını sağlamak için daha verimli yollar bulmak için çok daha fazla za- man, enerji ve kaynak ayırmamız gerekiyor. Gıda üreti- mi sorunumuz yok; gıda dağıtım ve erişilebilirlik soru- numuz var.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTMxMzIx