Değirmenci Dergisi Sayı:133 Kasım - Aralık 2022

100 PİYASA ANALİZİ KASIM-ARALIK 2022 dir. Enerji bağımsızlığı yönünde ülkemizin attığı adımlar ne kadar önemli ise, gıdanın sürdürülebilirliği ve güvenliğinin sağlanması adına atılacak adımlar da aynı ölçüde önemlidir. Bu nedenle projelendirme ve kaynaklandırmada daha hızlı ve kararlı davra- nılmalı suyun her damlası tarıma çevrilmelidir. Bu uygulamalar; fiyat politikası, destekleme modeli ve dörtlü münavebe ile bir- likte buğday ekim alanlarının artışına ve dolayısı ile üretimine de olumlu yansıyabileceği değerlendirildi. Ayrıca nadas alanlarının azaltılmasında da olumlu bir argüman olacağı dile getirildi. Dünyada bir ülkenin bir sektörde kendi kendine yeterliliğine, dış ticaret dengesindeki eşitliği ya da ihracat lehine fazlalığı ile karar verildiğinin dile getirildiği sunumlarda, kamuoyunda za- man zaman kendine yeterlilik o sektörde hiç ithalatın olmaması olarak yorumlamaya çalışılsa da bilimsel terminolojide bunun karşılığının olmadığı vurgulandı. Buradan hareketle Türkiye tarım ve gıda ürünlerinde dış ticaret fazlası olan bir ülke olduğundan, bu sektörde kendi kendine yeter ola- rak tanımlanabilmektedir. Aynı husus buğday ve mamulleri dış ticaretinde de söz konusu olup, dış ticaret fazlası vermektedir. Yine ülkemizde buğday üretimi ekstrem yıllar hariç genellikle iç tüketimini karşılamakla birlikte, Dahilde İşleme Rejimi kapsamında buğdayın işlenip, mamul madde olarak ihraç edil- mesi için her yıl belirli bir miktar buğday ithalatı yapılmaktadır (un, bulgur ihraca- tında dünyada birinci, makarna ihraca- tında ikinci ülke olduğu gerçeği ile ih- raç kayıtlı 7-8 milyon ton buğday ithalatı bu kapsamda yapılmaktadır). Ancak kü- resel krizler dikkate alındığında bunun da ülke içinden karşılanması üzerinde çalışılmasının gerekliliği ortada olduğu, buğday ekim alanlarının artırılmasına yönelik sonuç bildirgesinde yer alan diğer önerilerle bu hedefin belirli ölçüde gerçekleştirilebilir gözüktüğü vurgusu yapıldı. Pandemi yükünün hafiflemesi ve hasat dönemi bolluğunun etkisi ile düşüş eğilimine girmiş olan dünya buğday fiyatlarında Tahıl Koridoru Anlaşması ile hızlı düşüşler görülmeye başlandı. Nitekim, tonu 450 dolara çıkmış olan ekmeklik buğday fiyatla- rı 320 dolarlara kadar geriledi. Diğer bazı gıda ürünlerinde de benzer düşüş eğilimleri görülüyor. Ülkemiz tarım sektörüne ve un sektörüne de uygun fiyatla hammadde temini açısından olumlu katkıları olduğu değerlendirildi. Tahıl koridoru mutabaka- tında Türkiye’nin küresel ölçekte rolünü dikkat çekilerek şu bilgi- lere yer verildi: “Bu durum dünyanın gözü önünde gerçekleşen Türkiye’nin kesin bir diplomasi zaferi ve dünya gıda güvenliğine vurulmuş bir mührüdür. Temel gıdalar konusunda dünyayı ra- hatlatacak, soluk aldıracak bir girişimdir. Afrika’daki kıtlığın pen- çesinde kıvranan toplumlara sunulmuş bir umut ışığıdır. Bu an- laşma başka programları da gündeme getirebilecek, belki tahıl koridorundan sonra enerji koridoruna evrilerek, dünyayı enerji kıskacından kurtaracak bir gelişmenin de yolunu açabilecektir. Muhtemeldir ki kalıcı ateşkesin sağlanmasına yol açacak, diplo- matik çabaları da tetikleyebilecektir.” Türkiye’de faaliyette bulunan lisanslı depo işletmecisi sayısının 164’e ve depo kapasitesinin 8,6 milyon tona ulaştığı vurgulandı. Bu gelişimin üreticilere, lisanslı depo yatırımcılarına, yatırımcıla- ra farklı destekler ve muafiyetler sağlaması yanında, ürünlerin kayıt altına alınması, stok kontrol ve takibi, ürünlerin nitelikli de- polarda bulunması ile sağlıklı muhafazasını sağlaması, kalitenin korunması, analiz ile kaliteye göre sınıflandırmanın ticari değer ve taleplerin karşılanmasındaki kolaylığı, TURİB aracılığı ile elekt- ronik ortamda satılabilme imkanı, gereksiz nakliyenin önlenmesi, çiftçinin ürününü hak ettiği fiyattan sata- bilmesi ve finansmana uygun koşullar- da ulaşabilmesi gibi birçok faydaları da beraberinde getirdiği dile getirildi. Lisanslı depolarla ilgili Ticaret Ba- kanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ilgili birimleri ile sektörün birlikteliğinin mevzuat ve düzenlemeler ile ilgili hızlı karara alma ve uygulama imkanının ol- masının memnuniyeti dile getirildi. Bu kapsamda birçok düzenlemenin uygu- lamaya konulduğu ifade edildi. Lisanslı depo işletmecilerinin 16 mil- yon ton civarında depo izni almalarına rağmen halen faal kapasitenin 8,6 mil- yon ton olduğu dikkate alındığında, bu depoların faal kapasitelerinin hızla artı- rılmasının gerekliliği üzerinde durularak, ilk etapta bu kapasite- nin 10 milyon tona çıkarılmasının önemi vurgulandı. Lisanslı depolarda sınırlı sayıda ürünün depolandığı dikkate alındığında, ürün çeşitliliğinin artan depo kapasitesine bağlı ola- rak artırılmasının gerekliliği dile getirildi. Lisanslı depoculukta analiz işlemlerinin nitelikli ve bağım- sız şekilde gerçekleştirilmesinin önemine değinilerek, bunun için Yetkili Sınıflandırıcı analiz ücretinin MKS sisteminden tahsil edilmesi ve yılardır ücret tarifesinin değişmemesinin önemli so- runları beraberinde getirdiği gerçeğinden hareketle Yetkili Sınıf- landırıcı ücret tarifesinin güncellenmesi önerildi. Ayrıca lisanslı depolar için uygulanan destek ve muafiyetlerin ücret tarifelerinin güncellenerek sürelerinin uzatılması talep edildi.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTMxMzIx