Değirmenci Dergisi Sayı:133 Kasım - Aralık 2022
72 RÖPORTAJ KASIM-ARALIK 2022 oldu. Devletin ve TMO’nun bu hamlesi bizi çok sevin- dirirken, bunda bizim de sözümüzün dinlenmiş olması, onların da bu konuda bizimle beraber hareket ediyor ol- ması ülkemizin gıda güvenliği ve gıda güvencesi açısın- dan son derece farkındalık yarattı. Bu farkındalık da hem ülke çiftçimizin yarınla ilgili, alternatif ürün arayışı konusun- daki endişelerini gidererek buğdaya pozitif bir yönelme gerçekleşmesini sağladı. Bu, bizi gelecek adına çok ümit- lendirdi. Bu yıl tahmin ediyorum buğday ekim alanlarında yüzde 30 gibi bir artış olacaktır. Bir de verimle birlikte, ekim artışları gerçekleştirilebilir ise bizler de önümüzdeki süreçte sözleşmeli tarımla buğdayı bir adım öne çıkarabilirsek, çiftçimizi tekrar üretime kazandırabilirsek Türkiye’nin buğ- day ithalatını yapmayacağı yılları görebiliriz. Bundan dolayı ben çok umutluyum. Bu yıl için de gerçekten biz ülke olarak kendimize yete- bilir bir ülke olduğumuzu hissettik, hissediyoruz. TMO’nun stoklarında yeteri kadar buğday olduğunu açıklaması bize büyük moral ve güç veriyor. Ülkemiz açısından şu anda her hangi bir sorun gözükmüyor. Ancak bizi bekleyen tehditleri göz ardı etmeden süreci izlemeye devam ediyoruz. ‘HAYALİM, TÜRKİYE’NİN KENDİ BUĞDAYIYLA UN İHRACAT ŞAMPİYONU OLMASI’ Türkiye’nin buğday üretmesi lazım. Ne kadar çok üretirse o kadar iyi. Bunu ister uncu alsın, ister yemci alsın, isterse diğer paydaşlar alsın bir önem yok. Yeter ki Türkiye’nin buğdayı olsun. Önemli olan Türkiye’nin buğday üretimini artırması. Bunun için çiftçiyi tekrar buğdaya döndürmek lazım. Biz uncular olarak dünya ihracat şampiyonluğunu yıllardır elimizde tutarak bunu başardık. Ancak biz bunu Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında gerçekleştiriyoruz. Ama benim hayalim, Türkiye’nin kendi ürettiği buğdayla un ihracat şampiyonu olması. Bu şekilde şu an yaptığımız gibi dünyanın dört bir yanına kendi buğdayımızla ürettiğimiz unları ihraç etmiş oluruz. Ben, üreticilerimizle birlikte bunu başarabileceğimize inanıyorum. TMO ile birlikte bu sıkıntılı süreci çok iyi yönettik. Gıdamızın ayrılmaz bir parçası olan una ve ekmeğe vatandaşlarımızın makul fiyatlarla ulaşması için TMO ile gerçekleştirilen un regüslasyonuna TUSAF olarak tüm üyelerimizle elimizden gelen tüm imkanları seferber edip, devletimizi bu adımını destekledik ve enflasyonla mücadelede sektörümüz adına çalışmalarımızı yaptık. Devletimiz her istediğinde, gerçek- ten sektörün gücünü bir anlamda göstermiş olduk. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin desteklerinin yanında sektör olarak biz de bir miktar stok yaptık. Biliyorsunuz lisanslı depoculuk da ülkemiz de gelişiyor. Bu depolarda çiftçile- rimizin elinde de buğday olduğunu biliyoruz. Çok şükür ki 2022 hasat sezonu bereketiyle geldi ve tüm bölgeler- imizde oldukça verimli geçti. 2022-2023 sezonunda buğ- day arzında herhangi bir şekilde sıkıntı yaşamayacağımızı öngörüyorum. Türkiye’nin arabuluculuğunda imzalanan Tahıl Ko- ridoru Anlaşması, tahıl arzındaki sıkıntıların aşılması için umut olarak görülüyor. Bu anlaşma, dünya gıda güvencesi açısından neden önemli? Anlaşmanın dünya ve Türkiye için önemini değerlendirir misiniz? Dünyanın tahıl ambarı olarak nitelendirilen Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş, gıda sanayinin en önemli parçalarından biri olarak bizleri başta olmak üzere birçok sektörü tedirgin etti. Bu süreçte sanayimizin hammaddesi olan buğdaya ulaşmada yaşadığımız endişe bizlere gıda güvencesi ve gıda güvenliğinin teorik birer kavram değil, tüm dünyada gıda yoksunluğu ve akabinde gerçekleşecek gıda en- flasyonu krizi anlamına geldiğini hatırlattı. Çok şükür ki bu sınavı da temmuz ayında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTMxMzIx