Değirmenci Dergisi Sayı:133 Kasım - Aralık 2022

75 RÖPORTAJ KASIM-ARALIK 2022 baktığınız zaman buğdaydan makarna, bisküvi, bulgur, ir- mik ve unlu mamuller yapıyoruz. Bizim kültürümüzde buğ- daya verilen önem hakikaten çok fazla. İşte baklavaya o çıtırlığı veren bizim buğdayımızın getirmiş olduğu nefaset. O nefaseti de biz doğru bir şekilde dünyaya pazarlarken anlatabilirsek ve bu hikâyelerin de altını doldurarak dün- ya kamuoyuna doğru bir şekilde anlatabilirsek öyle in- anıyorum ki bizden sonraki kuşaklar çok daha rahat ede- cek. Çünkü çok daha eğitimli ve donanımlı olan gelecek kuşaklarımızın bu hikayeleri dünyaya anlatarak daha kat- ma değerli hale getireceğine inanıyorum. Türkiye için de dünya için de buğday çok önemli hale gelecek. Buğday denildiği zaman Türkiye akla gelecek. Buğday denildiği zaman Türkiye’nin öneminin her geçen yıl daha da artarak devam edeceğini öngörüyorum. Eğer ekim alanlarımızı artırıp buğday üretim miktarında artışı yakalarsak, üreticile- rimizle birlikte uzun dönemdir hedeflediğimiz sürdürülebil- irliği de yakalamış olacağız. ŞİMDİYE KADARKİ EN YÜKSEK OCAK-HAZİRAN İHRACAT RAKAMINA ULAŞTIK Türkiye, son 9 yıldır dünya un ihracat lideri. Ancak bu ihracatın yaklaşık yarısını komşumuz Irak’a yapıyoruz. Bu denklem içerisinde Türk un sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Devletimiz ve ilgili kurumlarımızın desteği ile un sanay- icileri olarak dünyada son 9 yıldır ihracat lideri konumun- dayız. İç piyasadaki ürün arzımıza sorunsuz bir şekilde gerçekleştirirken ihracatımızı da 2022 yılının ilk yarısında, 2021’in aynı dönemine göre %33’lük bir artışla 652 milyon dolara yükselttik ve şimdiye kadarki en yüksek ocak-haz- iran ihracatın rakamına ulaştık. Türkiye’nin şanslı olduğu kadar şansız olduğu yönler de var. Türkiye’nin yakın coğrafyasında Irak’ta bugün un fabri- kaları kuruluyor. Tabi sadece orada kurulmuyor, dünyanın değişik ülkelerinde de bu fabrikalar kuruluyor. Ürün sat- tığımız özellik Afrika pazarlarının birçoğunda artık ek güm- rük vergileri getiriliyor. Bunlardan dolayı Türkiye pazarının un reçetesi ağırlaşıyor. Bunun için bize de önemli görevler düşüyor. Bizler de zor şartlar altında elde etmiş olduğumuz bu pazarları kaybetmememiz için çaba sarf ediyoruz. İnsan kaynağı konusunda gerçekten çok deneyimli bir ülkeyiz. Bu sadece, buğday alıp onu un yapmak gibi böyle çok kolay gibi iyi algılanıyor. Ancak bunun o kadar da kolay olmadığını bizzat yaşayanlar olarak biliyoruz. Her gün una sevgimizin dışında bir takım bilgilerimizi aktarıyoruz. Bize rakip olması beklenen ülkelerin bizim kadar bu konuda başarılı olma imkanları yok. Irak bunu geçmişte çok denedi. Türkiye’ye alternatif İran’ı sundular. Türkiye alternatif olarak değişik ülkelerden un getirmeyi tercih etmeye çalıştılar. Ama Türk un sanayicisinin o ürüne verdiği değerden dolayı unumuzdan vazgeçemediler. Bizden almadıkları zaman daha kalitesiz ürünü daha pahalıya alıyorlar. Bizim ciddi bir bilgi birikimimiz var. Eğer, devletimiz de bize destek verirse; elde etmiş olduğumuz pazarlarda liderliğimizi sürdürüp pazarlarımızı kaybetmeyiz. Oturup her bir ülke bazında, her bir coğrafya bazında çalışmamız lazım. Biz geçmişte Un Tanıtım Grubu ile birçok ülkede tanıtımlar gerçekleştirdik. Özellikle Filipin ve Endonezya’da büyük pazarlar sağladık. Türkiye un sektörü, Dünya Ticaret Örgütü’ndeki dava- ları kazanmış ve birçok yeni sektöre de örneklik yapmıştır. Bugüne kadar yaptığı ihracatla ülkeye milyar dolarlar ka- zandırmış bir sektörüz. Bu anlamda bizlere hakikaten fırsat verilip ve destek olunursa un sanayicileri olarak ihracat pastasından aldığımız büyük payımızı sürdüreceğimize in- anıyorum.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTMxMzIx