Değirmenci Dergisi Sayı:133 Kasım - Aralık 2022

76 RÖPORTAJ KASIM-ARALIK 2022 TUSAF olarak çiftçinin buğday üretiminin artırılması için sözleşmeli üretim dahil neler yapacaksınız? Konya’da Orta Anadolu Un Sanayicileri Derneği’nin Genişletilmiş Sektör Toplantısı kapsamında düzenlenen ve sektörün sorunlarının konuşulduğu “2022 Hasat Sezonu Sonrası Sektörel Bakış ve Beklentiler” toplantısına TUSAF olarak TAGEM (Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü) yöneticilerini davet ettik. Burada ülkemiz buğ- day üretimine ve çeşitlerine dikkat çekerek üreticilerimizin kaliteli ve verimli buğday üretimi için ihtiyaçlarına, avantaj ve dezavantajlarına değinirken, sanayicilerimizin de ihtiyaç duydukları buğdayları tanımalarına imkan sağladık. Türkiye’nin asıl sorunlarından bir tanesi tohum çeşitliliği. Yani bizde o kadar çok tohum kirliliği var ki… Kim hangi to- humu ekiyor, kim ne yapıyor bilgi sahibi değiliz. Her sene değişik tohumlar geliştiriliyor. Ben kendi firmam için Türki- ye’nin en büyük gen bankası olan Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile çalışıyorum. 25 yıldan beri çiftçi, sanayici ve tüketici birlikleri bir araya geliyoruz. İki tane çeşit geliştire- bildik. Bu iki çeşidi de maalesef çiftçi kabul etmedi. Biz çiftçi- ye bu tohumlar için TMO’nun açıkladığı fiyatın üzerinden yüzde 15 fazlasını vermeyi taahhüt ediyoruz. Ama maalesef ki çiftçilerde örgütlü bir yapı görmekte zorlanmaktayız. Eğer sözleşmeli tarım sistemi kurulacaksa her tarafın oturup bu konuda bir fikir birliğinde, kanunlarla desteklenmesi lazım. Bir yapısının olması lazım. TUSAF başkanlığım döneminde yüksek verimli buğday çeşitlerinin geliştirilmesi ve sektöre kazandırılmasında başarılı olursam büyük mutluluk duyarım. Son dönemde un sanayicisinin unlu mamullere yöne- lik yatırımlarının arttığını görüyoruz. Örneğin Doruk Un ve Söke Un’un açıkladıkları son yatırımlar dikkat çekiyor. Un sanayicisinin unlu mamuller alanına yönelik yatırım- lar yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce, dünya un ihracatında bir daralma tehlikesi göründüğü için mi bu yatırımlar yapılıyor? Tam tersine herhangi bir tehlikeden ziyade, bunu Türk değirmenciliğinin bir başarısı olarak görüyorum. Türk değir- mencilik sektörünün çeşitliliğini gösteriyor. Sektörün bir başarı hikayesi. Sektör, dünyayı iyi okuyor. Dünya insan- larının istekleri doğrultusunda Türkiye’yi çeşitlendiriyor. Eskiden buğday ihraç ederken onun yerine un ihraç eden bir ülke haline geldik. Bugün yem sektöründe de öyle bir fırsat yakaladık. Dolayısıyla Türk uncusunun unlu mamuller üreterek daha katma değerli ürünleri ihracatına yönelmesi- ni lehimize bir gelişme olarak görüyorum. Değirmencilik sektörünün eğitimiyle ilgili düşünceleri- nizi de alabilir miyiz? Üniversite-sanayi işbirliği her sektör için olduğu gibi bizim sektörümüz için de çok kıymetli. Bizim hem topraktan hem san- ayiden hem de tüketim ayağından ilim ve bilimle bize çağdaş bakış açılarını sunarak gelecek nesillere aktarabilecek öğretim görevlerine ihtiyacımız var. İşbirliklerimizi geliştirme konusunda her iki tarafa da çok görev düşüyor. Bu bağlamda da üniversi- te ve lise bazında değirmencilik sektörünün meslek okullarına hepimizin daha fazla kıymet vermesi gerektiğini düşünüyorum. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Bu tarz organizasyonlar sektör paydaşları ve kamunun bir araya gelerek sektörün sorunlarının dile getirilip çözüm öner- ilerinin sunulması ve görüş alışverişinde bulunulması adına büyük önem taşıyor. Biz de bu bilinçle hareket ederek her yıl düzenlediğimiz TUSAF 17. Uluslararası Kongre ve Sergimizi, ‘Üretimde Teknolojik Dönüşümler ve Küresel Riskler’ temasıy- la 9-12 Şubat 2023 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştireceğiz. Sektör liderleriyle birlikte sorunların değerlendirilip çözüm önerilerinin ortaya konulacağı bu büyük buluşmaya sektörün tüm paydaşlarını davet ediyorum.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTMxMzIx