Değirmenci Dergisi Sayı:133 Kasım - Aralık 2022
82 RÖPORTAJ KASIM-ARALIK 2022 Panpan ismiyle iç piyasaya ve yurt dışına da açılabiliriz. Yani Panpan hem marka yaratma isteğimiz hem de yurt içi ve yurt dışı pazarlardaki olası daralmadan etkilenmemek için üzerinde titrediğimiz bir yatırım. Pandemiyle birlikte artık insanlar evlerin- de daha fazla zaman geçiriyor ve gıda tüketimlerini daha çok evlerde yapıyorlar. Biz de bunları düşünerek Panpan markamızı geliştirdik. Pandemi bu markamız için bir nevi teşvik edici oldu. Hem hammaddeye hem limanlara hem de perakende pa- zarlarına yakın oluşunuz size fiyat avantajı sağlayacak mı? Fiyat avantajını tabi ki sağlayacak, ama aynı zamanda sahip olduğumuz know-howla ve son üründeki tecrübemizle de biz bunu başaracağımıza inanıyoruz. Panpan için ilk başta klasik en çok kullanılan ürünlerle başlıyoruz. Bundan sonra çeşit unlar ve miksleri Panpan adı altında birleştireceğiz. UN İHRACATININ %13’ÜNÜ DORUK UN YAPIYOR İhracat pazarlarınız hakkında da bilgi verebilir misiniz? Üretimimizin %60’ı ihracata yönelik. İhracatta 7 ayrı marka ve müşterilerimize özel üretim gerçekleştiriyoruz. Her geçen yıl genişleyen satış & dağıtım ağı ile Türkiye ekonomisinde güç- lü bir yere sahibiz. Afrika, Asya, Güney Amerika ve Orta Doğu bölgelerindeki 41 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. İhracatta en büyük başarımız Ar-Ge ekibiyle son kullanıcının taleplerini kar- şılıyoruz. Her ülkenin kendi tüketim alışkanlıklarına ve ekmek çeşitlerine göre buğdayı seçiyor, öğütüyor ve yarattığımız tek- nolojiyle yerelleştiriyoruz. Karadeniz havzasına olan yakınlığı ve özellikle Rusya-Ukray- na savaşından sonra Türkiye’nin buğday üretiminde kritik bir ara nokta olması ise ihracat konusunda Türkiye’yi öne çıkarı- yor. Irak ve Suriye haricinde Türkiye’den gerçekleşen toplam un ihracatının %13’ünü Doruk Un olarak biz gerçekleştiriyoruz. Sadece sınır ihracatı yapıyor olmak Türkiye için gelecek süreç- te ciddi bir risk taşıyor, bu sebeple biz farklı pazarlara yöneldik. Türkiye’nin öncülük ettiği Tahıl Koridoru Anlaşması, dün- ya gıda krizini önlemede, tahıl arzının rahatlamasında ve fiyatların baskılanmasında ciddi katkı sağladı. Anlaşmanın Türkiye ve Türk uncusu açısından ne gibi avantajlar sağla- dığını düşünüyorsunuz? Tahıl Koridoru Anlaşması çok önemli, çünkü dünya buğday ticaretinin neredeyse %30-35’ini oluşturan Karadeniz Havza- sı’ndaki buğdayı savaştan dolayı burada tutarsanız, bu bütün dünyada gıda krizine ve özellikle un ve ekmekle ilgili ciddi kriz- lere yol açar. Tahıl koridoru ile bunu aştık. Bütün dünya için ciddi bir kriz aşılmış oldu. Tahıl koridoru, Türkiye’nin de dünya un pazarındaki mevcu- diyetini devam ettirebilmesi için ciddi bir fırsat. Geçtiğimiz gün- lerde asıl amacı Afrika ve fakir ülkelerde gıdaya ulaşılamayan yerlere buğday ve diğer tahılları götürmek olan tahıl koridoru ile ilgili bazı veriler paylaşıldı. Koridordan geçen gemilerin yük- lerinin Afrika ülkelerine gitmediği söylendi. Belki ilk verilere ve rakamlara bakarak buralara giden buğdayın az olduğu düşünü- lebilir. Ancak bu hesap yanlış yapılıyor. Çünkü Türkiye’nin almış olduğu buğdaylar da un ve makarna olup fakir Afrika ülkelerine gidiyor. Bunu sadece buğday olarak değil, çıkan ürün olarak da değerlendirmek gerekiyor. Türkiye’nin buğday üretimini artırması için neler yapıl- malı? Şunu söyleyeyim; çiftçinin, müstahsillerin desteklenmesi ge- rekiyor. Ekim alanlarının çok yıllıklara gitmemesi gerekiyor. Buğ- day üretimini artırmak için özellikle devletin teşvik etmesi lazım. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin çiftçiyi desteklemesini çok doğru, yerinde bir karar olarak görüyorum. Ayrıca buğday verimini ar- tırmak için iyi tohum kullanmak lazım. TMO’nun un regülasyonu kapsamında fırıncılara sağladığı ucuz un politikasını nasıl buluyorsunuz? Dünyadaki gıda krizi, savaş ve kuraklık ortamında TMO’nun ekmek piyasasını desteklemesi tabi ki çok önemli. Ancak bunu sürekli yapması doğru değil. Bu özel sektör mantığına veya ser- best piyasa ekonomisine uygun bir şey değil. Bunun süreklilik arz etmemesi lazım.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTMxMzIx