Değirmenci Dergisi Sayı:133 Kasım - Aralık 2022
99 PİYASA ANALİZİ KASIM-ARALIK 2022 da 4-5 milyon ton düzeyinde olması halinde, ancak piyasaları düzenleme görevini hakkıyla yerine getirmesine imkân sağla- yabileceği değerlendirilerek, bu yılki uyguladığı alım politikası ile muhtemelen bu düzeyde stok yaparak, ilgili sektörleri rahat- latması, spekülasyonları önleyecek güce sahip olması önemi- ne dikkat çekildi. Buğday üretiminin sürdürülebilirliğinin ancak buğday üretici- sinin bu faaliyetinden yeterli gelir elde etmesine bağlı olduğu- nun altının sık sık çizildiği oturumlarda, yıllardır tüketicilerin temel gıda ekmek üzerinden koruma gayreti ile buğday fiyatlarını bas- kılama yoluna gidildiği belirtildi. Bu uygulamanın ekmeğin çiftçi üzerinden sübvansiyonu anlamına geldiği ve buğday yetiştiri- cilerinin gelirlerini kısıtladığı ve rakip ürünler karşısında buğdayın rekabet gücünü azalttığı ve özellikle sulanan alanlarda ekim alanları- nın giderek azalması sonucunu doğurduğu ortaya çıkıyor. Bu sezon ve geçtiğimiz sezon ise TMO’nun farklı bir yöntem uygulamaya başladığı, bu yöntemin “unu belirli bir fiyat ile satmayı taahhüt eden un fabrikalarına indi- rimle buğday satışı-un regülasyonu” şeklin- de olduğu, böylece ekmeğin çiftçi üzerinden değil, doğrudan TMO tarafından sübvanse edildiği belirtildi. Bu yıl buğdaya uygulanan avantajlı fiyat uygulamasının, çiftçi dışında ekmek sübvansiyonunun gelecek yıllara buğday ekim alanlarının artışı şeklinde yan- sıyabileceği ve buğday üretiminin sürdürüle- bilirliğine katkı sağlayabileceği öngörülerek, olumlu karşılandı. Ancak bu tür uygulamala- rın uzun vadede özel sektörün gelişimine ket vurabileceği endişesi dikkate alınarak, alter- natif yöntemler geliştirilmesinin gerekliliği de vurgulandı. BUĞDAY EKİM ALANI 8 MİLYON HEKTARA ÇIKARILMALI Türkiye nüfusunun 85 milyon civarında olmakla birlikte, yakın coğrafyamızda ya da gönül coğrafyamızda yaşanan olumsuzluklar sebebiyle misafir ettiğimiz göçmenler, üretimden düşmüş ülkelere yapılan yar- dımlar, sayıları rekor düzeyde artan turistler dikkate alındığında 100 milyon üzerinde bir nüfusun ele alınmasının zaruretinden bahsedildi. Bu düzeyde bir nüfusta iç tüketim için 20 milyon ton civarında buğday üretimi gerekmekte, bu üretim yılında olduğu gibi buğday üretimi birçok yılda iç tüketimi karşılayabilecek dü- zeyde olmakla birlikte, kritik bir sınırda duruyor. Kurak yıllarda ise iç tüketimi karşılayamama durumu ile karşılaşılıyor. Gıda sanayi- inin gelişmesini belirleyen önemli etkenlerden birisi yeterli ve uygun kalitede hammaddeyi sürekli olarak temin edebilmektir. Pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı, iklim değişikliği ve küresel risk- ler gıda hammaddelerine ulaşmada önemli sorunlar oluşturuyor. Bu nedenle küresel risklerden korunmak için stratejik ürün olan buğday üretiminin artırılması, sürdürülebilirliğin sağlanması ge- rekiyor. Bunun için de 7 milyon hektar düzeyine gerilemiş olan buğday ekim alanlarının tedrici artışla 8 milyon hektar düzeyine çıkarılmasının elzem olduğu kaydedildi. Bu üretim yılında un sanayicilerine uygun fiyatla buğday tahsi- si (un regülasyonu) yolu ile bir ölçüde çiftçi dışında ekmeğin do- laylı sübvanse yoluna gidilmesi, dünya fiyatlarında gerçekçi fiyat belirlenmesi, prim uygulaması ve fiyat güncellemesi buna katkı sağlayacak olmakla birlikte, ilave tedbirlere ihtiyaç duyulduğu ifade edildi. Bu kapsamda buğdayda sertifi- kalı tohumluk, gübre ve mazot desteklerinde çok önemli artışlar sağlanması ve dekara 171 liraya ulaşması önemli görülmüştür. Ancak geçen yıl geçici olarak verilen 50 TL destek ile bu rakam 116 TL idi. Bu açıklamalardan geçici desteğin kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Bu desteğin kalıcı hale getirilerek 171 TL ye ilave edilip, dekara desteğin 221 TL ye çıkarıl- ması önerilmektedir. Yine kg’a 10 kuruş olan ürün desteğinin 25 kuruşa çıkarılarak devamı önem arz etmektedir. Sulanan alanlarda hangi ürünün yetişti- rileceğine yılın gidişatına göre karar veril- mekte, çoğu zaman toprak ve su kaynakları açısından uygun olmayan seçenekler ortaya çıktığı gibi, ekonomiklikten uzak tercihler de söz konusu olabilmektedir. Gerçek anlamda; toprağı, su kaynaklarını, çevreyi, ekonomik- lik ilkesini göz önüne alan bir üretim planla- ması da yapılamamaktadır. Bilimsel, teknik ve ekonomik esaslara uygun dörtlü mü- navebe siteminin (en az bir yılında buğday tarımının zorunlu olduğu), tarımsal destekler ile ilişkilendirilerek uygulamaya konulması önerildi. Bu sistemin sadece buğday açısın- dan değil farklı stratejik ürünler için bir üretim planı oluşturacağı gibi, toprağın ve su kaynaklarının korunmasına da önemli kakı sağlayabileceğine dikkat çekildi. Suyun her damlasının değerli olduğuna ve gıda güvenliğini doğrudan ilgilendirdiğine göre, havzalardaki ekosistemi koru- yarak, su yetersizliği olan havzalara dış havzalardan su getirme projeleri yeniden gözden geçirilmelidir. Daha önce maliyet açı- sından fizibil bulunmayanlar, yenilenebilir enerji kaynaklarından da yararlanma alternatifi ile gelinen süreçteki gıda fiyatları ve bu- lunma güçlüğü de dikkate alınarak, yeniden değerlendirilmeli-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTMxMzIx