Değirmenci Dergisi Sayı:127 Kasım - Aralık 2021

79 MAKALE EYLÜL - EKİM 2021 nı ve tamamen yerli markaların satış ve pazarlama stratejile- rini, reklam ve ambalajlarını yakından inceleyin. Türkiye’de faaliyet gösteren uluslararası firmaların dışında kalan, yerel firmalarımızın markalaşma, kurumsallaşma bilinçleri zaman- la gelişme gösterse de, gelinen nokta dünya ile kıyaslandı- ğında ne yazık ki yeterli değildir. Ambalaj tasarım kararları ve var olan ürünün ambalaj tasarımının değişikliği düşüncesinin, markanın yönetim ve pazarlama grubundaki değişikliklerin ardından gelmesi bir tesadüf değildir. Görev değişiklikleri sonucu kendini ispat etme çabası, görev değişikliğinin sonuçlarını en kısa za- manda hissettirme düşüncesi ani tasarım değişikliklerine giderek kendini gösterebilmektedir. Oysa bu durum kendi içinde büyük riskler barındırmaktadır. Kurumsal kimlik, logo ve ambalaj değişiklikleri, özel durumlar sonucu, araştırma- lar, pazar paylarındaki değişiklikler ile gelişmeler neticesin- de ele alınacak konulardır. Dünyada ambalaj değişikliği kararları, üretimden itiba- ren ortalama dört veya daha fazla yıl sonra alınırken, ül- kemizde bu ortalama 2-3 yıla düşmüştür. Bu ortalamanın altına inen çalışmaların varlığı ve sayısı çok azdır ama ne yazık ki mevcuttur. 2-3 yıllık ortalama için ideal olan amba- lajın tümüyle değişmesi değil, günün şartlarına göre, am- balaj ve ürünün değişen rekabet ortamında daha güçlen- dirmek amacıyla “tasarım güncellemesi”ne gidilmesidir. Bu güncellenme, her şeyin tümüyle yeniden tasarlanması anlamına gelmemeli, hatta böyle büyük değişikliklerden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Ülkemizde bir marka ajans değiştirdiğinde ya logosunda ya da ambalajlarında- ki değişiklik hemen kendini gösterir. Ajans değiştirmek, var olandan yana memnuniyetsizliği gösterir ama öbür yandan piyasadaki şartları da göz önünde bulundurmak gereklidir. Türkiye’de ambalaj üreticilerinin birçoğunun kullandıkları ambalajların tasarımlarıyla kurumsal kimlikleri arasında tu- tarlılığı ve bütünlüğü yeterince güçlü değildir. Birçok gıda üreticisinin marka konumlandırma, kurumsal kimlik gibi ko- nularda ciddi sorunları bulunmakta, bunların çözümü için profesyonel destek almaları gerekmektedir. Firmaların ken- dilerini geliştirme konusunda istekli ama profesyonel des- tek almaya kapalı olmaları, çoğunlukla markalaşma sürecin- de alınacak danışmanlıkların öneminin farkında olunmadığı gibi, harcanacak paraların gereksiz olacağı düşüncesi, da- ğıtım kanallarına güven, “zaten ben tanınıyorum, satış yap- tığım kitle belli” düşüncesi, kuruluşların önemli ataklar yap- masının önüne geçmektedir. AMBALAJI ÜRETTİK, SONRASI? Ambalaj ve içindeki ürünün ilgili mecralarda tanıtımı ile reklamının yapılması, rakiplerinden daha fazla bilinirliğe, farkındalığa ulaşmasına katkıda bulunmaktadır. Bu özel avantajların, desteklerin dışında konuyu ele alacak olursak tüketici tarafından rahatlıkla algılanabilen, 2-3 saniye içinde özellikleri ve türü bakımından fark edilip 3-10 saniye içinde satın alınan bir ürünün ambalajına başarılı diyebiliriz. Do- layısıyla, reklam ve tanıtım olanakları olmayan markaların rekabet anlamında zayıf oldukları düşünülürse, rafta duran görsel kimliklerine, tasarımlarına, ürün kalitelerine daha faz- la özen göstermelidirler. Reyonlarda satışa sunulan benzer ürünlerin arasından fark edilmesi, tercihlerde öncelikli ol- ması, fiziksel yapısı ile iyi bir ambalaj ürünü sattırır ve tüke- ticisine güven verir. Alışverişe çıktığınızda raflara alıcı gözle bakarsanız, size birkaç saniye içinde pek çok şey söyleyen hatırı sayılır ambalaj bulabilirsiniz. Tasarımı, renk ve formla- rıyla ürün içinde neler olduğunu, hangi tatlar taşıdığını size söyleyebilir. İyi bir ambalaj; ürünün kalitesini, sağladığı katma değeri

RkJQdWJsaXNoZXIy NTMxMzIx